Güzellik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Güzellik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cildi canlandıran nane maskesi

Cildi canlandıran nane maskesi

Cildi canlandıran nane maskesi
Hava değişimlerinden ve makyajdan yorulan cildinizi kolayca canlandırmak için Uzman Estetisyen Pervin Dinçer’in önerdiği nane maskesini haftada 3 kez uygulayarak daha canlı bir cilde sahip olacaksınız.

Nane maskesi cildi serinletir ve canlandırır, yorgun cildi rahatlatır ve kendine getirir. Karma ciltler ile yorgun ciltlere uygun bir maskedir. 
Nane maskesini hazırlamak için büyük bir tutam naneyi bir cezvede bir miktar su ile demleyip soğumaya bırakın. Sonra 1 yemek kaşığı demlenmiş naneyi 2 kahve kaşığı nemlendirici krem ile karıştırıdıktan sonra cildinize maske şeklinde uygulayın ve cildinizde 10 dakika bekletin. 
İyi sonuç almak için Nane maskesini haftada üç kere uygulamalısınız.
Göz Altı Halkaları Nasıl Geçer ?

Göz Altı Halkaları Nasıl Geçer ?

Göz Altı Halkaları Neden Olur,Göz Altı Morluklarına Doğal Çözüm
Göz altı Halkaları Nasıl Geçer
Göz Altı Halkaları Nasıl Geçer ?
Göz Altı Morlukları,Göz Altı Morlukları Nasıl Geçer,Göz Altı Halkalarına Çözüm,Göz Altı Halkaları Neden Olur,Göz Altı Morluklarına Doğal Çözüm
Bazı zamanlarda siz de göz altı halkaları ile sorun yaşıyor olabilirsiniz. Göz altı morluklarının sebepleri farklı nedenlerden olabilir. Yorgunluk, yaşlanma, sigara ve alkol kullanımı gibi dış etkenler, koyu renkli göz altı halkalarına ve göz altı torbalarının oluşmasına neden olur.
Bunlar gibi dış etkenler yanında, böbrek rahatsızlıkları gibi sağlık problemlerine bağlı olarak da göz altı morlukları meydana gelebilir. Göz çevresindeki derinin ince oluşu, deride pigmentasyon artışı veya damar artışı gibi nedenler de göz altı morluklarına ve göz altı torbalarına sebep olabilir. Tüm bunların neen oluğunu anlamak için öncelikle bir dermatolog tarafından muayene edilmenizde fayda vardır.
Göz Altı Morlukları,Göz Altı Morlukları Nasıl Geçer,Göz Altı Halkalarına Çözüm,Göz Altı Halkaları Neden Olur,Göz Altı Morluklarına Doğal Çözüm
Göz çevresindeki deri oldukça hassas ve diğer cilt derisine göre incedir. Sigara ve alkol kullanımı, kafein tüketimi, bazı ilaçlar, uykusuzluk gibi çevresel faktörler, göz çevresindeki siyah halkalarda artış meydana getirir. Yaş ilerledikçe göz altı derisinin yıpranması, sarkması ve gözaltı torbaları gözaltı morluk şikayetini de artırır. Göz altı morlukları için doğal çözümler vardır. Bu doğal öneriler sayesinde göz altı haklarından kurtulmak mümkündür. Sizlere göz altı halkaları için bitkisel çözüm önerilerinde bulunmak istiyoruz. 
Öncelikli yapmanız gereken, iyi bir uyku düzeninin sağlanmasıdır. Uygun yastık kullanımı da önemlidir. Güneşten korunmak ve sağlıklı beslenmek de alabileceğiniz diğer tedbirlerdir.
* Bitkisel destek almak isterseniz, lavanta, zambak, papatya, ıhlamur çiçeklerinden yapılan çayların, kompres yapılarak 10 dakika bekletilmesi göz altındaki yorgunluk ve damar genişlemelerine bağlı durumlarda iyileştirici etki gösterir.
* Lavanta, kekik, biberiye, melisa yağlarının göz altı halkalanmalarında azaltıcı ve yatıştırıcı etkileri mevcuttur.
*Göz altı halkaları için cildiye uzmanının önerdiği kozmetk kremleren de faydalanmanız mümkündür.
* Eğer göz altı halkaları pigmentasyona yani renk hücrelerindeki artışa bağlı ise, bunun için en uygun yöntem lazer tedavisidir.
Göz Altı Morlukları,Göz Altı Morlukları Nasıl Geçer,Göz Altı Halkalarına Çözüm,Göz Altı Halkaları Neden Olur,Göz Altı Morluklarına Doğal Çözüm
Kuru Saçlar İçin Doğal Maske Tarifi

Kuru Saçlar İçin Doğal Maske Tarifi


Kuru Saç İçin Bakım, Kuru Saç İçin Bakım Kürleri,Kuru Saç İçin Ballı Maske
Kuru Saçlar İçin Ballı Saç Maskesi

Kuru Saçlar İçin Doğal Maske Tarifi

Kuru Saçlar İçin Bakım,Kuru Saçlar İçin Maske,Kuru Saçlar İçin Maske Tarifleri,Kuru Saç İçin Bakım, Kuru Saç İçin Bakım Kürleri,Kuru Saç İçin Ballı Maske


Her saç tipinin ihtiyacı ve dolayısıyla bakım şekli farklıdır. Özellikle kuru saç bakımında oldukça bilinçli ve hassas davranmak gerekir. Saç tipinize uygun bakım yapmanız saçlarınızın sağlıklı ve ışıl ışıl olmasını sağlar. bu günkü makalemizde, kuru saçlar için ballı maske tarifi vermek istiyoruz. Saçınızın ihtiyacı olan desteği dışarıdan uygulamak için harika ve etkili bir saç maskesi..
Maske tarifimize geçmeden önce önemli bir kaç hatırlatmada bulunmak istiyoruz.
* Hangi tip saça sahip olursanız olun, mutlaka sa tipinize uygun bir şampuan kullanmanız gereklidir. 
* Eğer saçlarınız çok kuru ise, saçlarınızı yıkadıktan sonra, sadece saç uçlarına saç kremi uygulayın. Bu işlem saç uçlarının kırılmasını önleyecektir.
*  Çok yüksek ısıda ve uzun süreli saç kurutma işlemi yapmayın. Saçlarınızı çok sıcak su ile değil, ılık su ile yıkayın. 
*Saçlarınızı güneşten ve özellikle klorlu sudan korumanız saçınızın yıpranmasını önleyecektir. 

*Saçlarınızı hergün yıkamayın. Saçın hergün yıkanması doğal nemini ve yağını kaybetmesine sebep olur.
Evet şimdi de kuru saç bakımı için rahatlıkla kullanabileceğiniz doğal saç maskesi önerimize geçelim. 
Kuru Saç Bakımı İçin Ballı Maske Tarifinde Kullanılacak Malzemeler ;
* 1 tatlı kaşığı bal,
* 1 fincan sıcak su,
* 1 tatlı kaşığı badem yağı,
* 1 tatlı kaşığı ceviz yağı,
* Yarım tatlı kaşığı keten tohumu yağı,
* Yarım limonun suyu,

Kuru Saçlar İçin Bakım,Kuru Saçlar İçin Maske,Kuru Saçlar İçin Maske Tarifleri,Kuru Saç İçin Bakım, Kuru Saç İçin Bakım Kürleri,Kuru Saç İçin Ballı Maske
Yukarıda verilen malzemeleri cam bir kasenin içerisinde tahta bir spatula yardımı ile iyice karıştırın. Hazırlamış olduğunuz maskeyi, saç diplerine masaj yaparak iyice yedirin. Saçınıza bir bone veya streç film sararak 1 saat  bekletin. Bekleme süresinin sonunda, saç tipinize uygun bir şampuan ve bol ılık su ile saçlarınızı temizleyin. Orta kademede çalıştıracağınız saç kurutma makinası le saçlarınızı kurutun. Ballı saç maskesi sayesinde saç deriniz nemlenecek, saç telleriniz güçlenecek ve saçlarınız ışıl ışıl görünecek. Tarifini verdiğimiz doğal saç maskesini, ihtiyaca göre, haftada 1 defa veya ayda 1 defa uygulamanız yeterli olacaktır. .

Kuru Saçlar İçin Bakım,Kuru Saçlar İçin Maske,Kuru Saçlar İçin Maske Tarifleri,Kuru Saç İçin Bakım, Kuru Saç İçin Bakım Kürleri,Kuru Saç İçin Ballı Maske
Saçınızı canlandırmak için…

Saçınızı canlandırmak için…



Eğer hiçbir şey yapamıyorsanız, kremlere gerekli kaynağı da ayıramıyorsanız haftada bir en azından bu formülü uygulayın.
Bu aralar herkes saçları ile ilgili problem yaşıyor. Nedeni çoğunlukla iyi bakım malzemelerini kullanmama, sıkı sıkı toplama, hava şartları ve banyo yaptığımız kireçli sular.
Bu nedenlerin yanı sıra elbette yaş faktörü de önemli. Yaş ilerledikçe doğal saç olarak canlılığını yitirmeye başlıyor. Bu noktada en doğrusu bol bol bakım kremi kullanmak, saçınıza zaman ayırmak.
Malzemeler ve hazırlanışı
1 çay bardağı biberiye yaprağını 1 litre suda 5 dakika kaynatın. Bu su soğuyunca saçınızı yavaş yavaş, ovalaya ovalaya yıkayın. Bu uygulama, saçların güçlendirilmesine, parlamasına ve büyümesine katkıda bulunuyor.



Etiketler » biberiye, bitkisel saç uzatma, cansız saçlar için bitkisel karışım, doğal saç bakımı, doğal saç maskesi, doğal şaç uzatma, kadin, kırık saç bakımı, kırık saçlar, parlak, parlak saçlar, saç, saç bakımı, saç canlandırma, saç maskesi, saç maskesi nasıl yapılır, saç maskesi yapma, saç uzatmak, saçı canlandırmak için, saçın çabuk kırılması, saçlar, saçların sağlıklı uzaması, sağlıklı saçlar, uzun saç bakımı
Ahmet Maranki Doğal ruj tarifi

Ahmet Maranki Doğal ruj tarifi

Ahmet Maranki Doğal ruj tarifi

Prof Dr Ahmet Maranki Fox tv de yayınlanan Nagehan alçı ile programında Doğal ruj tarifi verdi.


Doğal ruj tarifi

Malzemeler:

5 gr Tatlı badem yağı

5 gr Jajoba yağı

5 gr zeytinyağı

5 gr vanilya özü

5 gr üzüm çekirdeği yağı

5 gr Hibiskus yağı 

1 yemek kaşığı Balmumu

Hazırlanışı: Yağları bir kapta karıştırdıktan sonra eritilmiş balmumunu içine katıp iyice karıştırın. Kıvamını artırmak için balmumu ilave edebilirsiniz.


Doğal bronzlaştırıcılar

Doğal bronzlaştırıcılar

Doğal bronzlaştırıcı besinler

Karpuz: Karpuz
ferahlatıcı bir yaz meyvesi olmasının yanısıra aynı zamanda içeriğinde C vitamini de bulunur.
 
Kavun: Kavun tatlı tadıyla en sevilen yaz meyvelerden biridir. Kavun içeriğinde bulunan yüksek karotenile bronzlaştıran besinlerin başında gelmektedir.
 
Kayısı: Kabızlığı önleme etkisisinin yanı sıra içeriğinde bulunan yüksek potasyum sayesinde kas kramplarını önleyici etkiye de sahip.

 

Şeftali: Yaz ishallerine karşı koruyucu olmasının yanında şeftalinin bronzlaştırıcı etkisi vardır.
 
Havuç: Bronzlaştırıcı besinler listesinin en başında yüksek karoten içeriği nedeni ile havuç yer alıyor.
 
Peynir: Peynirin iyi bir kalsiyum kaynağı olmasının yanısıra  bronzlaşmayı hızlandıran etkisi olduğu bilinmektedir.
 
Ispanak: iyi bir folik asit kaynağı olan ıspanak aynı zamanda bronlaşmayı kolaylaştırır.
 
Bu besinlerden oluşan zengin bir beslenme planı uygulayan kişilerin, bu besinleri nadir tüketen kişilere göre ten renklerinin bronz renge daha yakın olduğu saptanmıştır.

Sağlıklı bronzluk için E vitamini


Güneş ışınlarının cildimiz üstünde yıpratıcı etkileri de olmaktadır. Bu yıpratıcı etkilerden korunmak için E vitamininden zenginleştirilmiş kremler haricinde beslenmemizde de E vitaminine yer vermemiz gerekmektedir. E vitamini bakımından zengin olan yiyecekler; bitkisel sıvı yağlar ve kuruyemişlerdir. 

Salatalarınıza az miktarda da olsa sıvı yağ eklemeli, günlük beslenmenize de 1 avuç kadar fındık, badem ve ceviz gibi kuruyemişler ilave etmelisiniz.

Etiketler: Doğal bronzlaştırıcı besinler, Doğal bronzlaştırıcı, Doğal bronzlaşma, Doğal bronzluk, sağlıklı bronzluk, Doğal bronzlaştırıcılar

 
Cilt kuruluğunu önleyen formül - Ender Saraç

Cilt kuruluğunu önleyen formül - Ender Saraç

Cilt kuruluğunu önleyen formül


Doktor Ender Saraç Kanaltürk Tv'de yayınlanan Ender Saraç'la Sağlıklı günler programında  cilt kuruluğunu ve cilt çatlaklarını önleyen doğal formül verdi.


Cilt kuruluğunu önleyen formül

Malzemeler:

* 1 tatlı kaşığı saf aloavera jeli

* 2 tatlı kaşığı susam yağı

* 2 çay kaşığı badem yağı

* 2 çay kaşığı hakiki gülsuyu

Malzemeleri karıştırarak bir kapta saklayın. Cilt kuruluğuna ve cilt çatlaklarına karşı mükemmel bir doğal koruyucu elde etmiş olacaksınız.

Ender Saraç 

 
 Dizlerdeki pürüzleri gidermek

Dizlerdeki pürüzleri gidermek

 Dizlerdeki pürüzleri gidermek

Sert derili ve pütürlü diz kapaklarını yumuşatmak için, sabah ve akşam günde iki kez ılık sabunlu suyla dizlerinizi fırçalayınız. Daha sonra dizlerinizi sünger taşı ile daireler
çizerek ovunuz ve hemen ardından badem yağı ile masaj yapınız.
En etkili yumuşatıcının da saf gliserin ol­duğunu ve bu alandaki pahalı kremlerden aşağı kalmadığını unutmayınız. Saf gliseri­ne istediğiniz kıvama gelinceye kadar kolon­ya katarak sert derilerinize sürebilirsiniz.
 Diz kapaklarını düzgünleştirmek

Diz kapaklarını düzgünleştirmek

  Diz kapaklarını düzgünleştirmek

Diz kapaklarınız düzgün değil ve kalın ise, yağlı bir krem sürdükten sonra çimdikleyerek masaj yapınız.
Diz kapaklarınız, ileri fırlamış gibi ve kalınca ise bunları kısa zamanda şu yöntemle düzeltip inceltebilirsiniz: Eczaneden 20 gram. alüminyum asetat ile bir litre damıtık su alıp karıştırınız. Krep bir kumaşı bu suya batırıp dizlerinize sıkı sıkı sarınız ve gece böyle yatınız. Onbeş gün süreyle bunu tekrarlarsanız diz kapaklarınızın düzgün ve güzel bir görünüme kavuştuğunu görürsünüz.
 Güzellik İpuçları

Güzellik İpuçları

  Güzellik İpuçları 

Güzellik her bayanın sürekli olarak arzuladığı, ancak çoğu zaman bir türlü ulaşamadığını düşündüğü bir konudur. Oysa güzellik göreceli bir kavramdır ve sağlıklı bir bayanın güzel görünmemesi için herhangi bir sebep bulunmamaktadır. Peki nedir bu sağlıklı bayanın özellikleri?
Sağlıklı bir bayanın öncelikle sağlıklı bir cilde ve sağlıklı saçlara sahip olması gerekmektedir. Bu noktada güzellik ile ilgili araştırmalarınızın başlangıç noktası cilt bakımı ve saç bakımı olmalıdır. Kilo fazlanıza göre iki ya da üç ay içerisinde ideal kilonuza gelebilir veya vereceğiniz kilolarla insanların dikkatini çekebilirsiniz. Ancak cildiniz ve saçlarınızda sağlıklı bir görünümü kaybettikten sonra geri kazanmanız altı ay gibi süreçlerde düzenli olarak yapılacak bakıma ve yardımcı ürünlere ihtiyaç duyabilmektedir. 

Cilt bakımı konusunda internet üzerinde birçok kaynak bulunmaktadır. Ancak bu kaynakların bir kısmı editör hizmetleri tarafından hazırlanmakta olan, yalnızca ilgi çekici içerik oluşturmak amacı gütmektedir. Ancak doğru bir cilt bakımı için, doğru bir rehber olarak hizmet vermekte olan kaynak sayısı oldukça azdır. kadinlar-kulubum.blogspot.com  ise sizlere cilt bakımı ile ilgili detaylı bilgiler sunmaktadır. Vücudun farklı noktalarında uygulanması gereken cilt bakımı teknikleri konusunda birçok bilgiyi site içerisinde bulmanız mümkündür.
Güzelliğin olmazsa olmazlarından olan saç bakımı konusunda ise saç tipinize en uygun ürünlerin kullanılması son derece önemlidir. Saç uzatma yöntemleri, dalgalı saç bakımı, kıvırcık saç bakımı ve saç boyama yöntemleri ile ilgili birçok bilgiyi ücretsiz olarak edinebileceğiniz kaynaklar arasından doğru bir tercih yapılması ise son derece önemlidir. Aksi taktirde saçlarınıza uygun olmayan bir yöntemi uygulayabilir ve farklı saç problemleri yaşayabilirsiniz.
Cilt ve saç bakımı konularında araştırmalarda özellikle bitkisel bakım ürünlerinin tercih edilmesi önemlidir. bitkisel bakım ürünleri içeriklerindeki doğal maddeler sayesinde yan etkilerden uzak bir şekilde kullanılabilmektedir. Böylelikle güzelliğinizin peşinden giderken, sağlığınızdan olmak riskinden de uzak kalma imkanı elde edebilirsiniz.
BİTKİSEL YAĞLARDAN GELEN GÜZELLİK

BİTKİSEL YAĞLARDAN GELEN GÜZELLİK

Yapılan araştırmalar sonucunda, bitkiler, yardımcı tedavi anlamında, kendilerini kanıtlamış durumda. Bir de, bu bİtkilerden elde edilen bitkisel yağlar var. Bu bitkisel yağlar da en az elde edildikleri bitkiler kadar faydalı ve pek çok kullanım alanı var. Şifalı yağların en çok kullanılan alanları ise, cilt ve saç bakımı.

*GENEL CİLT BAKIMI : Papatya, havuç, ıtır, lavanta, limon ve kananga yağı, genel bakım için kullanılır.
* NORMAL CİLTLER : Miskadaçayı, lavanta ve kanaga en uygun yağlardır.
* KURU CİLTLER : İngiliz nanesi, miskadaçayı, biberiye, santal, gül ve palmarosa yağları oldukça faydalıdır.
* YAĞLI CİLTLER : Lavanta, limon, ıtır, fesleğen, sedir ve kananga yağları cildin yağ oranını dengeler..
* İLTHAPLI CİLTLER : Papatya, ıtır, lavanta, limon ve havuç yağları ciltte ki iltahapı kurutmak için kullanılır.
* HASSAS CİLTLER : En uygun yağlar papatya ve lavantadır.
* AKNELİ CİLTLER : Bergamot, ökaliptus ve palmarosa yağları en iyisidir.
* CİLDİ CANLANDIRMAK İÇİN : Papatya, günlük hindistan cevizi ve biberiye yağları kullanılır.
* KIRIŞIKLIKLAR İÇİN : Rezene, limon ve palmarosa yağı ile tedavi uygulandığı zaman, oluşacak olan kırışıklıklar büyük ölçüde önlenebiliyor.
Saç bakımı
* KURU SAÇ DERİSİ : Sedir ve biberiye yağı ile bakım yapılmalı.
* SAÇ DÖKÜLMESİNE KARŞI : Sedir, lavanta ve biberiye yağı en etkili çözüm.
* KEPEKLİ SAÇLAR İÇİN : Biberiye ve sedir yağı ile saça masaj yapılmalı.
 Menekşe gözler ile üzüm dudaklar revaçta

Menekşe gözler ile üzüm dudaklar revaçta

Menekşe gözler ile üzüm dudaklar revaçta

Bu sezon gözlerde, dudaklarda ve tırnaklarda morun kışkırtan tonlarına sıkça rastlayacağız.

Menekşe-mavi gözler, erguvan rengi dudaklar, lila yanaklar... Yeni sezona hazırlanırken mor tonları da sezonun modasında ve makyajında yine söz sahibi. Farlar, mascaralar ve göz kalemlerinin yanı sıra ojeler, allıklar ve rujlar mürdüm, patlıcan, üzüm, lavanta ve menekşe nüanslarında yüzlerde parıldayacak.

Profesyonel makyözler bu durumdan oldukça hoşnut çünkü kadınların bu tonlardan hoşlandığım biliyorlar. Yine de göz önünde bulundurmak gerekn bazı önemli ayrıntılar var; morun yumuşak tonları yüzü hafif hastalıklı koyu tonları ise dayak yemiş görüntüsü uyandırıyor. Bu yüzden makyaj sırasında renk seçiminin önemi büyük: koyu göz rengine sahip olanlar mürdüm ya da patlıcan tonlarını, mavi ya da gri gözlüler ise pastel ya da açık erguvan tonlarını tercih etmek durumunda.

Dudaklar ve yanaklar için saç rengine göre seçim yapılıyor. Sarışınların menekşe üzerinde durmaları gerekirken esmerler üzüm rengini tercih etmek durumundalar. Bu iddialı rengin tüm tonları sadece kızıl saçlılarda gönül rahatlığıyla kullanılabiliyor.

Bunun yanı sıra morla birlikte pembeyi kullanarak daha masum ve daha çocuksu bir görünüm elde etmeniz de mümkün. Tabii abartmamak şartıyla. Son derece iddialı iki rengin tonlarını iyi tutturmanız gerekiyor.

Lavantanın pırıltısı
Dudaklarınızı yüzünüzün odak noktası haline getirmek istiyorsanız, lavanta tam size uygun bir renk. Özellikle hava karardıktan sonra cazibenizi ikiye katlamak için göz kapaklarınızın üzerine parlak lila rengi far sürmelisiniz. Böylece çevrenizdekiler gözlerini sizden alamayacak ve gecenin en etkileyici kadını siz olacaksınız. Bunun yanı sıra parlak ruj yerine mat ruj kullanıp, üstüne minik pullu bir parlatıcı kullanarak gece için uygun bir görünüm elde edebilirsiniz.

Yanaklar
Elmacık kemiklerinin üzerine vişne rengi krem allık sürün ve tamamen doğal bir görüntü alana kadar iyice yayın. Teninizin rengine göre koyuluğunu ayarlamalısınız. Dayak yemiş gibi mosmor yanaklarla dolaşmak istemiyorsanız, allıkta mor rengi tercih etmeyin. Eğer illâ da mor diyorsanız, mor allığı pembe ile karıştırarak kullanın.

Gözler
Göz kapaklarınızın bütününe, donuk leylak rengi far sürün. Kaşlarınızın hemen altına parlak lila rengi pudra far sürün ve saç diplerinize doğru yayın. Göz altlarına da eflatun hatta koyu mor rengi bir hat çizebilirsiniz. Ancak yine “yorgunluktan gözlerinin altı morarmış” imajı yaratmamak için bu hattın kalınlığını ve malzemenin rengini iyi ayarlamanız lazım.

Tırnaklar
Tırnaklanız için sedefli bir mora ne dersiniz? Clinique Pink Wisp’le aradığınız sonucu elde edebilirsiniz.
Cilt kuruluğu hastalık mıdır?

Cilt kuruluğu hastalık mıdır?


Cilt kuruluğu hastalık mıdır? 

 

Cildinizde gerilme hissi, pul pul soyulmalar, kepeklenme, çatlaklar ve kaşıntı varsa cildiniz kurumuş olabilir! Peki ama neden?

Her türlü nemlendiriciyi ve kozmetik ürünü denemenize rağmen cilt kuruluğundan kurtulamıyorsanız bir uzmana başvurmanızın zamanı gelmiş demektir.

Medical Park Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Eda Kumbasar, cilt kuruluğuyla ilgili bilgiler verdi:

Kimlerde cilt kuruluğu görülür? 
İnsanlar yaşlandıkça daha çok ortaya çıkan bir tablo olan kuru deri ‘Kserozis’ olarak bilinir. Yaşlanmayla beraber daha kuru ve daha az yağlı bir cilt oluşur. Derinin üst tabakasının yaklaşık yüzde 10 kadarlık bir kısmını su oluşturur. Bu tabakadaki suyun azalması deride çatlama, kaşıntı ve kuruluğa neden olur.

Cilt kuruluğu olan kişilerin çoğunda altta yatan bir hastalık yoktur. Kuru cilde sahip olan kişilerin büyük çoğunluğunu ise sık duş alan kişiler oluşturur. Son yıllarda insanlarda duş alma sıklığı arttıkça kserozis sıklığının da arttığı dikkati çekmektedir.

Cilt kuruluğunun sebepleri nelerdi?
Kuru cilde neden olan çevresel etkenler; sıcak su, deterjanlar, giysilerden dolayı oluşan sürtünme, sık hava yolculuğu, rüzgara maruz kalmak, çevre kirliliği, klima ve diğer kimyasal maddeler olarak sıralanabilir. Atopik egzama, kalıtsal bazı hastalıklar, ihtiyosis, sedef gibi cilt hastalıkları, metabolik faktörler, tiroit bezinin yeterince çalışamaması, aşırı kilo kaybı ve ilerleyen yaş kuru deriye neden olan diğer faktörlerdir.

Cilt kuruluğu nasıl anlaşılır, belirtileri nelerdir? 
Deri kuruluğunun ilk belirtisi, deride donuk gri beyaz bir renk oluşmasıdır. Kuruluk arttıkça renk değişikliğine ek olarak ciltte gerilme hissi, pul pul soyulmalar, kepeklenme, deri yüzeyinde pürüzlenme, çatlaklar, yarıklanmalar oluşur. Kaşıntı, kuru derinin neden olduğu diğer bir şikayettir. Kuruluk tedavi edilmezse sonunda egzamalar oluşabilir.

Cilt tipinin (kuru, yağlı, karma) nasıl olduğunu anlamak mümkün mü? 
Deride kepeklenme, gerilme hissi ve kaşıntı şikayetleri varsa kuru cilt tipi olarak değerlendirilir. Akneye meyilliyse, gün içerisinde ve sabah uyandığında ciltte parlama oluyorsa, gözenekler genişleme ve siyah noktalar varsa yağlı cilt olarak değerlendirilir. Bazı kişilerde ise yüz bölgesinde özellikle yer yer kuruma, kepeklenme fakat belli bölgelerde ise yağlanma, parlama şikayeti olur. Bu tip ciltler ise karma cilt olarak değerlendirilir.

Cilt kuruluğu özellikle hangi bölgelerde görülür? 
Su kaybı vücudun bölgelerine göre farklılıklar gösterir. Kuruluk kollarda, bacaklarda ve gövdede daha belirgin olur; çünkü bu bölgelerde daha az yağ bezleri vardır. Yüz diğer vücut bölgelerine göre daha su geçirmezdir. Deri geçirgenliğinde ise lipitlerin (yağların) kritik rolleri vardır. Sık duş alındığında doğal deri lipitlerinin yeniden oluşabilmesi için yeterli süre olmadığı için kuruluk özellikle yağ bezleri daha az olan kol ve bacaklarda daha belirgin olur.
 Dengeli durarak güzelleşin

Dengeli durarak güzelleşin

Karşılaştığımız her problem ister istemez duruşumuzu etkiliyor. Kendine güvenin belirtisi olan dik duruş, estetik ve sağlık açısından da çok önemli.

Sahibi olduğu Cihangir Yoga’nın yeni şubesinde duruşun inceliklerini anlatan Rebekka Haas Çetin, dik durmanın sırlarını da açıkladı…

Rebekka Haas Çetin ile sahibi olduğu Cihangir Yoga’nın İstinye’de yeni açılan şubesinde buluşuyoruz. Konumuz duruş bozukluğu olunca, karşısında devamlı omuzlarımı geriye doğru atma çabasındayım.

Çetin gayet rahat:
“Biliyor musunuz aslında küçükken, bilinçsizken en doğru duruşa sahibiz, ne zamanki bilinçleniyoruz elimizde olanı kaybediyoruz.”

Zaten ne geliyorsa başımıza büyümekle geliyor. Problemlerin, travmaların, stres hatta korkunun omurilikte biriktiğini bilmiyordum. Meğer hayatın zorlukları duruşumuzu bile etkiliyormuş.

Aslında kişisel hikayelerin sebepleri bile duruş üzerinde etkili. Mesela ben, kızım doğduktan sonra onu devamlı kucağımda taşımanın duruşumu bozduğunu, bu durumun omuzlarımı yavaşça içeri döndürdüğünü söylüyorum. Aslında bunu 4 çocuk annesi ve karşımda dimdik duran bir kadına söylemek komik, ama olsun.

Meğer içgüdüsel olarak bebeğimi korumak amaçlı bu duruşu edinmişim. Bunun gibi, asfaltta yürümekten tutun bilgisayar kullanmak gibi birçok başka neden de duruş bozukluklarını tetikliyor. Çetin, yanlış duruşun tam olarak ne olduğunu anlamak için önce ideal olanın nasıl olduğunu öğrenmemiz gerektiğinde haklı. “Ayaklar omuz mesafesinde açık ve paralel. Bacaklar düz, hafifçe bükük. Omuzlar kulak memelerinden uzak, kürek kemikleri arkada hafifçe birleşik.” Ayakta dururken önemli olan, vücudun tüm ağırlığının orta noktada olması.

Tek tarafa ağırlık vermek uzun vadede vücut yapısında değişimlere yol açıyor, mesela basen oluşumunu tetikliyor. “Ayrıca tek tarafa ağırlık vererek durmak, ufak bir darbede daha kolay yıkılmamıza neden olur, dengesiz durmak güçsüzleştirir” diyor, Çetin. Duruşumuzda, omuriliğimizin kuyruk sokumunda hafif kavisini göstermeliyiz, bu demek oluyor ki; göğüs kafesi öne doğru açık olacak, popomuz da hafifçe çıkık.

Duruş bozuklukları zaman içerisinde başka problemler de doğuruyor, mesela insan kafası 4 ila 7 kg arasında değişen bir ağırlığa sahip. Herhangi bir sebepten duruş bozukluğu başlarsa, omurilik kafayı dengede taşıyabilmek için yeni bir duruş pozisyonu alıyor. Başın ağırlığını taşımak için boyun kasları sertleşmeye başlıyor. Bu da peşi sıra baş ağrısı, kronik yorgunluk gibi sorunlar doğuruyor. Duruş bozukluklarının zamanla sırt ağrısı, nefes almada zorluk ve kaslarda şiddetli ağrı gibi başka sağlık sorunlarına neden olduğu da bir gerçek.

Dik durmayı vücudunuza tekrar öğretebilirsiniz, ancak tekrar devamlı bu şekilde durmak da mümkün değil, hepimiz insanız ve gün içerisinde olumsuzluklarla, problemlerle karşılaşıyoruz. Çetin, kambur durmaya başladığını nefes alış verişinden anlıyormuş. “Eğer iyi şekilde nefes alamıyorsam bu, duruşumda bir sorun var demektir, kendimi kapatmışım anlamına gelir”. Bu arada nefes meselesi de ayrıca önemli. “Zincirin ilk halkası nefestir. Stresten çok kötü etkilenir. Doğru nefes, kişiye anında rahatlık verir. Meditasyon yapmadan da yumuşak eforsuz bir nefese sahip olmak en önemlisi.” Doğru nefes rahatça esnemeyi, eklemleri, kasları rahatlatmayı sağlıyor. Negatif enerji birikmiyor ve duruş etkilenmiyor.

Rebekka Çetin, arka vücut kaslarının (bel altı ve bacak kaslarının) kısalması sonucu duruş bozuklukları oluştuğunu söylüyor.

Aklınızda bulunsun

- Uyurken vücudun doğal duruşunu korumak için en doğrusu sırt üstü ve yastıksız uyumak.

- Kısa boylu dahi olsanız, dik durduğunuz zaman en kalabalık yerde bile fark edilirsiniz.

- Özellikle karın bölgesindeki yağlanma iskelet sistemini olumsuz etkiler, duruşu bozar.

- Uzun boylu iseniz, yanınızdaki insanlarla konuşurken ya da fotoğraf çektirirken büyük olasılıkla eğilirsiniz. Bu uzun vadede duruş bozukluğuna neden olur. Dik durursanız etrafınızdakiler de dik duracaktır.

- Esnemeyi öğrenmelisiniz. Ön ve arka kaslarınız esnek oldukça duruş bozukluğu yaşamazsınız. Bu durumda yoga, pilates gibi esnemeye dayalı sporlar yardımcıdır.

- Ruhsal çöküntülerde kaslar duruma uyar. Kişinin kendine güveni arttığında yürüyüşünün dikleşmesi aslında beyinle kas grupları arasındaki bağlantıyı çok iyi gösterir.

- Sırt aparatları omuzları geride tutmaya yardımcıdır. Ancak sadece bu aparatı kullanmak kasları zayıflatır, sık kullanırsanız duruşunuz daha da kötüleşebilir. Sırt kaslarını güçlendiren ağırlık egzersizleri yapmalısınız.
 Kariyer estetiğiyle görünümünüzü yenileyin

Kariyer estetiğiyle görünümünüzü yenileyin


Kariyer estetiğiyle görünümünüzü yenileyin 


İşe başlamada kişinin dış görünümü iş kariyerini belirlemede etkili olduğu yapılan çalışmalar güzel kişilerin daha çabuk işe alındığını ve aynı oranda eş kıdemlerinden daha çabuk terfi edebildiğini göstermiştir.

İşte yeni bir işe başlamadan, kendinizi daha rahat ve özgüvenli hissetmek isteyen genç hanım ya da beyler için 25 yaşlarda başlayabilen iş estetiği 40′lı yaşlarda pik yaptığını görüyoruz.

Yeni işe başlayacak gençler imkanları elverdiği ölçüde kendilerini rahatsız eden, kötü burun şekli için rhinoplasti ya da konuşmalarını engelleyen nefes problemleri de varsa özellikle bu durum konuşmalarında daha da sıkıntı veriyorsa septorhinoplasti operasyonlarına adaydırlar.

Kulak kepçeleri açık olan bireyler işe başlamadan kulak estetiğini yaptırmaları kariyerlerinde onları başarılı kılmaktadır. Bir de bedenleriyle uyuşmayacak kadar iri memeler genç kadını duruş postürünü de bozabilir. Bu sebeple yeni iş öncesi ideal ölçülerde göğüse sahip olmak özgüvenlerini tazeleyecektir. Bazen de çok küçük memeler genç hanımlarda ciddi sıkıntı yaratabilir ki, bu problemde iş yaşantısı önce giderilmelidir. Ya da genç bir erkeğin jinekomasti şikâyetini düzelttirmek istemesi de görülebilir.

Birde cerrahi olmayan bazı işlemler vardır ki; lazer epilasyonla tüylerden arınma, problemli ciltlerin tedavi edilmesi gibi işlemler gençlere yeni işe başlamadan en fazla talep ettikleri işlemlerdir.

İş yaşamında 2. estetik dönemini 30-35 yaşlarında, özellikle hem kariyer hem çocuk yaparım diyen bayanlarda yaşıyoruz. Nasıl mı; özelikle doğum sonrası oluşan göbek, bölgesel yağ fazlalıkları ve sarkan memelerin toparlanma işlemleri oluyor. Bu bölgelerin alınan yağları da yüze konarak yaşlanmalara şimdiden dur demek mümkün olacaktır. Hafif kırışıkların başladığı bu dönemde botoks da iyi bir yardımcıdır.

İş yaşantısında olan orta yaş genç hanımlar ise; kariyeri ve güzelliği birlikte yaşamak istedikler takdirde 40′lı yaşlarda onları biraz daha invazif dediğimiz cerrahi işlemler bekler. Ancak 30 yaşlarda yaptıkları yatırımlar işlemlerin hep küçük olmasını sağlayacaktır.

Elmacık kemikleri ve yanaklardaki boşluklar oluşur ve dudaklar incelir, düşmekte olan üst göz kapakları-şiş alt göz kapakları ve sarkmaya başlayan gıdı ve boyun artık toparlanmalıdır. Ciltte ince kırışıklar oluşur. Yüzün harmonisi de önemlidir.

Birbiri ile uyumlu alın, burun ve çene şekli sağlanmalıdır. İhtiyaca göre bunlarında şekillendirilmesi gerekir. Duruş postürü içinde gerekli vücut şekillendirme estetikleri ki abdominoplasti dediğimiz karın germeleri en fazla bu dönemde görüyoruz.

İş hayatında dorukta olan kişinin çalışana her yönü ile örnek olan durum ve davranışları bedenini diri tutması ile olan 50′li yaşlardaki özentileri de kaçınılmaz olacaktır. 50 li yaş civarındaki bayanlarda yüz germe işlemleri ve beraberinde dolgu botoks uygulamaları, çıkan karınların ya da sarkan memelerin toparlanması sizi star yapacaktır.

40 yaş sonrası yüze yapılan her gençleştirme işleminde özellikle boyun-dekolte ve ellerde unutulmamalıdır. Yüz-boyun-dekolte ve eller yaşı bir bütün olarak yansıttığı içinde özellikle lazer uygulamaları ile cildin yenilenmesi de her zaman bu bölgelerin cerrahi işlemleri tamamlayacaktır.

Op. Dr. Yakup Avşar
 Yaşınıza 10 yaş ekleyecek makyaj hataları

Yaşınıza 10 yaş ekleyecek makyaj hataları


Yaşınıza 10 yaş ekleyecek makyaj hataları 

 

Bu hataları yapmaktan kaçınarak, daha genç görünmeniz mümkün...

Makyajımızı nasıl yaptığınız çok önemlidir. Fakat bazen ipin ucunu kaçırıp hatalar yapabilirsiniz. Çok küçük hatalar olsalar da sizi olduğunuzdan daha yaşlı gösterebilir. Bu önerileri dikkate alarak yaptığınız basit hatalardan kurtulabiliriz.

Yoğun fondötenden kaçının
Ağır makyaj yaşlı görünmemize sebep olan hatalardan biridir. İçinde nemlendirici olan açık tonlarda fondötenler kullanın. Fondöteninizi uyguladıktan sonra makyaj pamuğunuzla ortaya çıkan karışıklıklarınızın üzerine fondöteni iyice yedirin. Fondöteninizi uyguladıktan sonra ne kadar çok cildiniz ortaya çıkarsa o kadar iyidir. Doğru fondötenler cildiniz daha genç görünür.

Fondöten renginizi iyi seçin
Her ne kadar gençliğinizde açık renk fondötenler kullanmanız önerilse de, yaşlandıkça fondötenlerinizde teninizden bir iki ton koyu olanları tercih etmelisiniz. Böylece soluk teninizi daha canlı göstermiş olursunuz.

Göz altlarınızda kapatıcıyı daha yoğum kullanın
Yaşlılığın ilk belirtileri yüzümüzün en dikkat çeken bölgesi olan göz çevresinde başlar ve yoğun olarak görülür. Bu bölgeyi kapatıcınızı yoğun uygulayarak, açık renklerle aydınlık görünmesini sağlayabilirsiniz. Fakat kapatıcıyı sadece koyu kısımlarda kullanın.

"T" bölgesinde pudra kullanın
Fondöteninizi sürdükten bir süre sonra yüzünüzün alın ve çene kısmı arasında yağlanma başlar. Bu da makyajınızı kötü ve yüzünüzü yaşlı gösterir. Daha taze bir görünüm elde etmek için bu bölgede pudra kullanın.

Yanaklarınızda doğallığı yakalayın
Genç görünmenin sırrının doğal görünmekten geçtiğini hepimiz biliyoruz. Yanaklarınızda doğal bir görünüm yakalamak için allığınızı, sadece yanağınızın burnunuza yakın olan kısmında kullanmak yerine tüm elmacık kemiğini boyunca dağıtın. Koyu ve çok abartılı renkler sizi daha yaşlı göstereceğinden, açık pembe tonlarını tercih etmelisiniz.

Rujlarınız uçmasın
Yaşınız ilerledikçe, doğal dudak çizginizde yok olmaya başlar. Bu da rujun dağılmasını ve renginin daha çabuk kaybolmasına yol açar. Bu nedenle rujunuzu uygulamadan önce, dudak kalemi ile renklendirip rujunuzu öyle sürün.

Ruj renginde seçiminize dikkat edin
Metalik, parlak ve koyu renkler dudaklarınızı daha ince, sizi ise daha yaşlı gösterir. Bu nedenle daha doğal tonları seçmeye özen gösterin. Eğer hafif bir ışıltı isterseniz, şeffaf dudak parlatıcılarından çok abartılı olmayacak şekilde kullanabilirsiniz.

Alt kirpiklerinizde rimel ve göz kalemi kullanmayın
Rimel bilindiği üzere sürdüğünüz andan itibaren çok dikkat çeken bir makyaj malzemesidir. Alt kirpiklerinize uygulayacağınız rimel ile gözlerinizin alt kısmına dikkati çekersiniz ve bu bölgedeki sorunları ön plana çıkartmış olursunuz. Aynı zamanda çok yoğun ve kirpiklerin ayrı görünmesini engelleyen rimellerden uzak durun. Yaşımız ilerledikçe, kirpikler daha kurulaşır ve bu tip rimeller sonucu kirpikleriniz yüzünüze düşer. Unutmayın gözlerinizi daha büyük ve çekici göstermek için deneyebileceğiniz en kolay yol, kirpik kıvırıcılardır.

Alt kirpiklerinizde kullanacağınız göz kalemi tüm dikkati o bölgeye çekecek ve tüm koyu halkalarınızı ortaya çıkaracaktır. Göz makyajınızda üst kısmınıza özen gösterin.

Göz kenarlarınıza ışıltı ekleyin
Göz makyajınızda kullanacağınız hafif bir ışıltı, makyajınızın çok katı ve donuk olmasını engeller. Gözünüzün iç köşesi, göz kapaklarınıza ve kaş altı çizginize uygulamaktan kaçının bu sizi daha yaşlı gösterir.
 Kendimi çok çirkin hissetmekteyim..

Kendimi çok çirkin hissetmekteyim..

Kendimi çok çirkin hissetmekteyim..
Pek çok kadın her ay benzer cümleleri kurup, aynı sıkıntıları yaşıyor. Aşırı duygusallık ve ağlama krizleriyle geçen adet dönemi, depresyona sürüklüyor

Memorial Hizmet  Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Dr. Sevda   S. Yurteseven, regl dönemini ruhsal anlamda     sağlıklı geçirmenin yollarını anlattı:

“Çoğunlukla adet döneminin öncesinde ortaya çıkan duygusal, fiziksel ve davranışsal değişiklere ‘adet öncesi    disforik bozukluk’ deniyor. Bu dönemde; karında ağrı, uykusuzluk ve aşırı uyku hali, iştahta artış, baş dönmesi, titreme, terleme, çarpıntı, mide   ve bağırsak bozulmaları, kas ağrıları, cinsel isteksizlik, ödem, migren atakları, memede hassasiyet, şişkinlikle halsizlik gibi pek çok fiziksel değişim görülüyor.

Regl dönemini ‘hastalık’ olarak görmeyin

Ağrılı adet genellikle genç kızlarda sık görülüyor. Özellikle cinsel kimliğin tam gelişmemesi, cinsellikten korkmak, beden bütünlüğüne kötü bir şey olması hissi genç kızlarda görülebiliyor. Cinsel olarak bastırılmış toplumlarda reglin ‘kötü’, ‘pis’, ‘hastalık’ olarak adlandırılması, genç kızların kafalarını karıştırıyor.

Hassas olduğunuzu yakın  çevrenizle paylaşın

Kadınların yüzde 90’ında regl öncesi ve sırasında öfke, huzursuzluk hisleri oldukça yüksektir. Normal zamanlarda daha fazla tolere edilebilen durumlar bu dönemde hayal kırıklığına yol açabilir. Regli şiddetli yaşayanlar yakın çevresine konuyla ilgili bilgi verebilir. Bunun bir sendrom olduğu, kendisine daha anlayışlı davranılması gerektiğini hatırlatabilir. Özellikle    ekonomik ve sosyal anlamda bağımsız kadınların bu dönemde daha çok ruhsal sorunlar yaşadığı, kültürün ruhsal   sorunların görülmesini desteklemediği ortamlarda fiziksel sorunlar yaşandığı görülüyor. Bu dönemde var olan psikolojik sorunlar şiddetlenebiliyor. Örneğin; depresyonda olan bir kişi, bu dönemde depresif duyguların artmasıyla intihara kalkışabiliyor.

Makyaj yapıp, kuaföre gidin 

Regl döneminde pek çok kadın kendini çirkin hissediyor. Saçların şekle girmemesi, yüzdeki sivilceler, ödem ve kilo artışına adet sancısı da eklendiğinde hayat çekilmez hale gelebiliyor. Ancak bu dönemde aynalara küsmek yerine; hafif bir makyaj yapmak, kuaföre gitmek ya da güzel hissetmek için kendinize zaman ayırmak iyi gelecektir.

Açık havada yürüyüş yapın

Stres yaratacak ortamlardan uzak durulmalı, çeşitli egzersizler ve gevşeme teknikleri kullanmalı. Rahat kıyafetler ve müzik eşliğinde açık hava yürüyüşleri yapılabilir. Nefes egzersizleri ve meditasyon da öneriliyor.

Arkadaşlarınızla vakit geçirin

Bu dönemindeki olumsuz psikoloji kadınları yalnızlaştırabilir. Kişinin       arkadaşlarıyla yemeğe çıkıp, sinemaya gidip, hoşlandığı aktiviteleri gerçekleştirmesi psikolojisine iyi gelecektir.”

TERAPi SEÇENEĞi

Nasıl fiziksel direncimiz düştüğünde hastalıklara daha açık hale geliyorsak, duygusal direncimizin düştüğü noktalarda da-ki mensturasyon dönemi buna bir örnektir- anksiyete artar ve kaygı artışıyla başka pek çok psikolojik sıkıntı ortaya çıkabilir. Regl dönemini oldukça sorunlu yaşayan kadınların terapiye başvurması, bu dönemi daha rahat geçirmelerini, çözülmemiş sorunlarına bakabilmelerini, stresle mücadele tekniklerini öğrenebilmelerini sağlar. Ayrıca terapide; kadınlık algıları, cinselliğe ve doğurganlığa bakışları, eşle ilişkileri, orgazm sorunları çalışılarak rahatlama sağlanabilir.

ANTiDEPRESAN kullanımı

Ülkemizde yapılan bir çalışmada; regl öncesi dönemde olumsuz ruhsal belirtilerin daha sık ortaya çıktığı ve bunların şiddetinin, regl sonrasına göre daha yüksek olduğu saptandı. Regl öncesinden başlanarak kullanılan antidepresan ilaçlar bu sürece olumlu etki yapabiliyor.

DUYGUSAL VE DAVRANIŞSAL DEĞiŞiKLiKLER

* Gerginlik
* Endişe
* Öfke
* Depresif duygu durum
* Ağlama
* Kendini beğenmeme
* Sabırsızlık
* Alınganlık
* İçe kapanma
* Dikkatsizlik
* Unutkanlık
* Sinirlilik
* Tahammülsüzlük

Bu belirtilerden birkaçı, çoğu kadının regl döneminde görülebilir. Bu bozukluklar kişinin yaşamını çok fazla etkilemediği takdirde tedavi önerilmez.  Ancak bir sene boyunca bu belirtilerden en az beş tanesi birlikte görülüyorsa, kişinin özel ve iş yaşamını, işlevselliğini etkiliyorsa bu durumda bir uzmandan yardım almakta fayda var.
 Güzellik anneden kıza geçiyormuş

Güzellik anneden kıza geçiyormuş

Güzellik anneden kıza geçiyormuş 

Kadın nesli gittikçe daha güzel oluyor, erkeklerdeyse bu konuda pek bir ilerleme yok! Üstelik güzel kadınlar, kendilerinden sonraki neslin de güzelliğinin garantisi…

Helsinki Üniversitesi’nde Amerika’dan bin 244 kadın ve 997 erkeğin 40 sene izlenmesiyle yapılan araştırmaya göre, ‘evrimsel güzellik yarışı’nda kadınlar gittikçe daha çekici hale geliyor.

Araştırmaya göre ayrıca güzel kadınlar kendilerinden daha gösterişsiz hemcinslerine oranla daha çok çocuk sahibi oluyor ve bu çocuklar da yüksek oranda kız oluyor. Bu kızlar da yetişkinliklerinde çekici kadınlara dönüşüyor, dolayısıyla bu döngü aksamadan devam ediyor.

Çalışmaya göre erkeklerse estetik açıdan ‘mağara adamı’ atalarından pek farklı değil. Ancak psikologlar güzelleşmenin evrimsel olmanın ötesinde, kadınların kendilerine giderek daha çok bakmalarından kaynaklandığı kanısında. Katılımcıların güzellikleri çalışma sırasında çekilen fotoğraflarla analiz edilmiş, kaç çocuk sahibi oldukları da incelenmiş. Çekici kadınların, daha az çekici hemcinslerinden yüzde 16 daha çok çocuk sahibi oldukları görülmüş. Öte yandan en az çekici erkekler, diğer erkeklere oranla yüzde 13 daha az çocuk sahibi oluyor.

Çalışmanın lideri, evrimsel psikolog Dr Satoşi Kanazava “Fiziksel çekicilik her iki cins için de avantaj. Ama çalışmada erkeklerin kadınlara oranla, daha ortalama bir görünümü olduğunu gördüm” diyor.

Psikolog Mamta Bhatia’ya göreyse kadınların daha çekici hale gelmesinin nedeni kendilerine daha çok özen göstermeleri. Bhatia, “Artık güzellik ürünlerine ulaşmak daha kolay, kıyafetler de en iyi yönleri açığa çıkarır şekilde dizayn ediliyor” diyor.
 Etkileyici kadınların küçük sırları Buyrun !

Etkileyici kadınların küçük sırları Buyrun !

Etkileyici kadınların küçük sırları Buyrun !
Her kadın güzeldir, güzel olduğu kadar da etkileyicidir. Bu güzelliklere bakım da eklenince kadınların karşısında hangi erkek durabilir?

Güzel bir hemcinsinizi gördüğünüzde onu incelersiniz değil mi? Güzelliğinin ya da çekiciliğinin sırrını merak edersiniz. Hürriyet Aile, etkileyici kadınların küçük sırlarını yazmış, çok beğendiğimiz bu yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.

Koku
Güzel kokmak yüzyıllardır kadınların en büyük tutkusudur. Parfümler ve kokulu kremler her zaman kadının erkekleri baştan çıkarmak için kullandığı etkili bir silah olmuştur. Eğer bir kadının parfümü kişiliğine uygun bir yapıya sahipse etkisi başkaları üzerinde daha fazla olabilir.

Cesur kadınlar iddialı kokularla; baştan çıkarıcı bir güzelliğe sahip kadınlar ferah ve hafif kokularla kişiliğini kokusuna yansıtır.

Dudaklar
Dudaklar kadının güzelliğini vurgulayan etkileyici bir unsurdur. Dudaklarınızı dudak renginizin bir ton koyusu ile renklendirerek daha çekici bir görünüm elde edebilirsiniz.

Açık renk rujlar dudağı dolgun gösterdiği gibi koyu renk rujlar olduğundan daha ince gösterebilir. Dudaklar ister makyajlı ister olduğu gibi her zaman kadının cazibesini yansıtan etkiye sahiptir.

Tırnaklar
Her ne kadar erkekler uzun tırnaklardan hoşlanmadıklarını söyleseler de, tırnak kadının cazibesini yansıtan güzelliklerinden biridir. Bakımlı tırnakların daha fazla dikkat çeker.

Düzgün kesilmiş, iyi törpülenmiş, tırnak etleri alınmış ojeli tırnaklar etkileyici ellere işaret eder.

Gözler
Seksi bakan gözlere hiçbir erkek karşı koyamaz. Dumanlı göz makyajı ya da pırıltılı göz farı ile etkileyici bakışlarınızı, siyah maskara, ince ve düzgün sürülmüş eye-liner ile gözlerinizi ön plana çıkarabilirsiniz. Gözler yüzün en dikkat çekici bölgesidir.

Açık renkli ve sarışınsanız şanslısınız hemen hemen her renk göz farı kullanabilirsiniz. Esmerseniz koyu tonlar, kızılsanız karamel, gri, lila gibi renkler gözlerinizin etkisini artırır.

Saçlar
Dağınık saçlar ya da dağınık topuz kadınların kullandığı en etkileyici saç stillerindendir.

Açık bırakılmış parlak, havalı saçlar da kadınların güzelliğini vurgulayan saç şekilleridir.

Göğüsler
Bütün kadınlar diri ve kusursuz göğüslere sahip olmayı ister. Çoğu erkek için tartışmasız kadınların en dikkat çekici ve seksi özelliği göğüslerdir.

Göğüslerinizi korumanız için yumuşak etkili bir vücut peelingi, diri göğüslere sahip olabilmek için, düzenli olarak soğuk su ile basınçlı duş, göğüs jimnastiği güzelliğinizi korumanıza yardımcı olacaktır.

Ten
Yumuşak bir ten, pürüzsüz ve temiz bir vücut kadının güzelliğinin anahtarıdır.

Sağlıklı beslenme, düzenli bakım, soğuk havalarda koruma, doğal maskeler ve kürler teninizin uzun süre bakımlı ve genç görünmesine yardımcı olacaktır.
 Karında şişkinliği azaltma yöntemleri

Karında şişkinliği azaltma yöntemleri

  Karında şişkinliği azaltma yöntemleri 
Karında şişlik nedeniyle pantolonlarınızın içinde sıkışmaktan, ancak birkaç düğmeyi açınca rahat bir nefes alabilmekten sıkıldınız mı? Uzmanlar, kolayca şişen, yağ tutabilen, yumuşamaya oldukça müsait olan hassas karın bölgesinin nasıl daha ince ve sıkı hale getirilebileceğinin yöntemlerini açıklıyor…

Karnımızda oluşan şişkinliği ve yağlanmaları azaltmak için nelere dikkat etmemiz gerektiğini biliyor musunuz? İşte merak edilen karında şişkinlik sorununa karşı alınabilecek önlemler…

Şişmeyi engelleyin

Sindirim sistemin barınağı olan karından sindirimle ilgili herhangi bir problemin işaretini alabilmemiz mümkün. Mayalanma, gazlı içecekler, yemek yerken yutulan havalar, kabızlık, stres gibi birçok etken hem ağrılara hem de karnın şişkinliğine neden olur. Alacağımız birkaç önlemle bu şişkinlikleri önlememiz mümkün…

Yemek yerken acele etmeyin

Alelacele yenmiş ağır bir yemek veya toplantı öncesi hızla yutulmuş bir sandviç, karnınızı şişirmekten ve karnınızın bolca havayla dolmasından başka bir işe yaramayacaktır. Dolayısıyla öncelikle yemek yerken sakim olmanız gerektiğini unutmayın. Bir öğünü bitirmeniz yaklaşık yarım saati bulsun, her lokmanızı iyice çiğneyin.

Liflerin dozunu ayarlayın

Tam tahıllı besinlerden, meyve ve sebzelerden alabileceğiniz liflerin günde 25 – 30 gram arasında değişmesine özen gösterin. Çünkü bu dozda lif bağırsakların çalışmasını sağladığından, iyi bir sindirim için şarttır. Böylece karında şişlikler de oluşmamış olur.

Et ve sebze tüketin

Sebzeler iyi sindirildiğinden ve hazmı kolaylaştırdığından karın şişkinliğini önlemek için ideal besinlerdendir. Kuru sebzelerin yanı sıra, et, balık ve yumurta gibi gıdalar da enerjiye dönüştükleri için midedeki hacmi artırırlar.

Tuzu ölçülü kullanın

Tuzun şişirici etkisini çoğumuz biliriz; çünkü vücuttaki su miktarını tuz fazlasıyla belirler. Dolayısıyla tuz yerine taze otlar ve limonları yemeklerimizde tercih etmek karnımızdaki şişkinlik seviyesini azaltmaya yardımcı olacaktır.

Doğru nefes alıp verin

Doğru bir şekilde nefes alıp vermek vücudumuzdan toksinlerin atılmasına yardımcı olacaktır. Dolayısıyla gün içerisinde mutlaka birkaç kez nefes egzersizi yapın. Yavaş yavaş aldığınız nefesi tüm vücudunuzda hissedin.

Yağlanmayı önleyin

Çok fazla ve ağır yemek yendiğinde yağ vücudumuzda birikir ve o da şişkinliğe neden olur. Bu durumu önlemek için de dikkat edeceğimiz birkaç nokta var.

Hareket edin

Özellikle karın çevremizde biriken yağları önlemek için en etkili yöntem spor yapmak, hareket etmektir. Haftada 3 gün düzenli olarak egzersiz yapmaya ve 30 dakikadan fazla oturmuş pozisyonda olmamaya özen gösterirseniz yağları yakabilirsiniz.

Şekeri azaltın

Özellikle tatlılarda, şekerlerde ve sodalı içeceklerde bulunan şekerler, aynı rafine şekerler gibi kandaki insülin seviyesini artıracak ve vücutta yağ seviyesinin yükselmesine neden olacaktır. Dolayısıyla şekeri mümkün olduğunca hayatınızdan çıkarmanız gerekli.

Size göre olanı bulun

Kimi insanda yenilen yiyecekler nedeniyle yağlanma kalça kısmında, kimi insanda ise göbek kısmında oluşur. Siz de kendi anatominizi keşfedip ona göre bir egzersiz ve beslenme programı oluşturursanız uyguladıklarınız daha etkili olacaktır.

Kreminizi sürün

Bazı bölgesel zayıflama kremleri de etkili olmaktadır. İçeriğine ve doktor tavsiyesine göre kullanacağınız bakım kremleri bazen, uyguladığınız tüm beslenme ve spor programının daha etkili sonuç vermesine yardımcı olabilir.